*** FİLİSTİN’DE ADIMLAR ÖLÜME GİDER….***

Ey inananlar! Müminleri bırakıp kafirleri dost edinmeyin. Allah’ın aleyhinize apaçık bir ferman vermesini mi istersiniz? ( NİSA 144 )

 
   Ey  filistinli çocuk…
  Elbet bir gün hak yerini bulacak
  Şehit olmuyorsun boşuna çocuk
  Düşmanların elbet helak olacak
  Gözünde bir damla yaşına çocuk
 

Dost bildiklerinle düşmanın Ol mert
Oturup yediler beraber omlet
Dostun ikiyüzlü düşmanın namert
Birlikte düşmüşler peşine çocuk

  Çocuk yaşta ümitleri kırılmış
  Dünyaya geldiği güne darılmış
  Kardeşinin kundağına sarılmış
  Veda eder öz kardeşine çocuk

Orantısız bir güç ile savaştın
Kahraman olarak tarihe geçtin
Ölüm bahçesinde pembe gül açtın
Düşmanın imrendi huşuuna çocuk

  Dünya zalim ne söylesin Mustafa
  Reva mı insana bu cevri cefa
  Baban battaniye annen çarşafa
  Kardeşin sardılar puşuna çocuk.

       Gazzeli doktorların anlattıkları,
 Gazze‘de, televizyon ekranlarından gördüklerimizin ötesinde yaşanan vahşeti ortaya koyuyor. Ve işte bir doktorun, insanın kanını donduran ifadesi: "Çocuğu yaralayan bombaların yaktığı parçaları, arkadaşım getirip gösterdi. Galiba fosforlu bomba dedikleri bu… Sürekli yanıyor ve sönmüyor. Suyla söndürmeyi denedik olmadı.. Yeni silahları üzerimizde deniyorlar. Deney farelerine döndük."

Kan ve gözyaşının dinmediği Gazze Şeridi’nde yaşayanlar çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlısı genci, sivili militanı aynı kapanın içinde kısılmış vaziyette, ayırım gözetmeksizin gelen ""ölüme" isyan ediyor.

Gazze‘nin en büyük hastanesi Şifa’nın bir doktoru isyanını, "Bu savaşta kural yok… İnanılmaz ve vahşi" sözleriyle dile getiriyor.

ARTIK HİSSİZLEŞTİM

Bombardımanlardan, füze ve top atışlarından iki haftada 4 binin üzerinde kişinin yaralandığı Gazze‘de, her dakika aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda yaralının akın akın getirildiği Şifa hastanesinin, "Gördüklerimden artık hissizleştim. Aileme bile bir şey olsa beni etkilemeyecek sanıyorum" diyen doktoru, 5 gündür evine gitmeden gece gündüz ameliyat yaptığını anlattı.

Doktor, "Sabahlara kadar aralıksız çalışıyoruz. Bitmiyor… Her dakika yenileri geliyor. 5 günde 100 ameliyat yaptım. Ameliyat ettiklerim arasında hiç militan yoktu. Savaşçıları tipinden anlarsınız. Gelenler çoluk çocuk, kadın, yaşlı… Çocukların çoğu 16’sının altında. Militanların Gazze‘de ayrı hastanesi mi var oraya gitsinler? Zaten hastane sayısı belli" dedi.

İsrail askerlerinin Gazze‘ye girmeye çalıştıklarını ama giremediklerini, sokakta militanlara bir şey yapamadıklarını söyleyen doktor, "Madem girmek istiyorsunuz girin. Alın Hamas‘ı… Öyle yapmıyorsunuz. Füze gönderip çoluk çocuğu öldürüyorsunuz. Bundan mutlu mu oluyorsunuz? Bu tam bir hainlik" diye konuştu. Gazze‘ye atılan bombaların, kalabalık kentte, nereye düşse birkaç kişiyi öldürmesinin, onlarcasını yaralamasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen doktora göre, atılan bombalar yeni ve Gazzeliler üzerinde "deneniyor." 

DENEY FARELERİNE DÖNDÜK 

"Amerika’dan yeni silahlar getiriyorlar ve denemek için bizi kullanıyorlar. Şu deney farelerine döndük" diyen doktor, bir doktor arkadaşının evine düşen ve iki çocuğunu yaralayan bombaların yaktığı parçaları, arkadaşının getirip gösterdiğini anlatırken, "Galiba fosforlu bombalar dedikleri bu… Sürekli yanıyor ve sönmüyor. Suyla söndürmeyi denedik olmadı.. Ancak üzerine toprak örtünce söndü" diye konuştu.

4 AYLIK ÇOCUĞUMA PİLAV YEDİRDİM

"Ne istiyorlar sivillerden anlamıyorum" diyen doktor, "Suyumuz yok, elektriğimiz yok,ekmeğimiz de… Arabayı bırak ambulansla çıkamıyoruz. Üstümüzde uçaklar, karadan tanklar, denizden gemiler vuruyor. Sanıyorlar ki, Gazzelileri sıkıştırınca bunlar Hamas‘ın üzerine yüklenecek. Tam tersi oluyor. Gazze‘deki insanlar, El Fetihlisi, Hamaslısı, artık aralarında bir ayırım olmadığını anladı. İsrailliler hiçbir Filistinliyi sağ bırakmak istemiyor. Bu anlaşıldı" dedi.

"Amerika, İsrail’e gemilerle silah gönderiyor ama birkaç kilometre öteden, Refah sınırından bize ilaç, tıbbi malzeme sokulmuyor" diyen ve artık artık Gazze‘de "yoklar"dan bahsetmek istemediğini söyleyen doktor, şöyle devam etti:

"4 aylık bebeğime pilav yedirdim. Süt yok. Karın ağrısından sabahtan beri ağlıyor. Bebek bağırsağı bu tür yemeği hazmetmiyor ama çare yok. Susturmak için ağrı kesici veriyorum. Bütün bunlara rağmen, Allah sabır vermiş sabrediyoruz. Ekmek de istemiyoruz, elektrik de…Sadece normal bir insan gibi yaşamak istiyoruz." 

ANLAMI YOK HİÇ BİR ŞEYİN 

Doktor, yaşadıklarının kendisinde yarattığı etkiyi şu çarpıcı sözlerle aktardı:

"Artık alıştım. Her şeye alıştım. Hiçbir şeysiz yaşamaya alıştım. Ölümlere alıştım. Hissizleştim… Sanki ailemi bile vursalar etkilenmeyeceğim, öyle bir duygu. Anlamı yok hiçbir şeyin."

Gazze’de çocuk olmak

Ben Gazze’de bir çocuğum,
Kendi kanıyla yıkanan.
Kefensiz, derdest edilip gömülen
Anadan üryan.
 
Ben Gazze’de bir çocuğum,
Kurtarmak isteyenlerin alamadığı.
Babamın duvar diplerinde bana siper olduğu,
Ben Gazze’de bir çocuğum.
Eli tetikte bir avcının ıskalamadığı.
 
Ben Gazze’de bir çocuğum,
Okul yolunda mırıldanırken vurulup düşen
Dün hep birlikte  barış şiirleri  söylerken
Ben Gazze’de bir çocuğum
Bugün üstüne akbabalar üşüşen
 
Ben Gazze’de bir çocuğum
Yanımda iki kardeşim, cansız uzanmış
Bembeyazdı yakalığım
Ben Gazze’de bir çocuğum
Şimdi kızıla boyanmış
 
Ben Gazze’de bir çocuğum
Bir çocuğun kefeni kadar temiz,
Bir çocuğun kefeni kadar safım
Ben Gazze’de bir çocuğum
Dünyanın görmediği fotoğrafım
 
Ben Gazze’de bir çocuğum
Önlüğümden kan damlıyor
Ha aktı ha akacak
İnce ince elif elif süzülüyor yanağımdan
Yüzüm ne kadar soğuksa yüreğim o kadar sıcak
Ben Gazze’de bir çocuğum
Bir şehadet türküsü çıkıyor dudağımdan.    

M. Bülent Özçelik

 

  Ümmet’in mazlum çocuklarına ithaf!..

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK…

Yoksul, aç,

Bir dilim ekmeğe,

Bir yudum suya muhtaç.

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK;

Açsa güzel çiçekler,

Görmez gözüm.

Bana silah uzanır,

Gül ve çiçek yerine..

Burda gül değil,

Gülleler vardır.

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK;

Unuttum oynamayı

Unuttum oyuncakları

Bir tek oyun var bildiğim;

Sapanla savaşmak..

Silahtan başka

Oyuncak da görmedim zaten.

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK;

Doğduğumda kendimi

Savaşın içinde buldum.

Gözümden yaş değil,

Kan gelir…

Ben dövüşürüm,

Zulmün tankına karşı.

Oyun nedir tatmadım ben,

Benim oyunum savaşmak.

Hem, oyunda vurulursan;

"Ebe" olunur.

Ben oynarken,

Şehit olurum.

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK;

Ne zaman duyulacak feryâdım?

Ne zaman duyulacak âhım!

Ne zaman!..

Ne zamanı yok artık,

Düşünecek vakit de!..

Sen okula başladığında,

Ben savaşta olacağım.

Kitap defter göremeden,

Kuş nedir, çiçek nedir,

Ninni nedir, sevgi nedir

Bilemeden!..

BEN FILISTIN’LI ÇOCUK;

Bana ağlama,

Gül!.. Diyorlar…

Oysa, bilmezler

Kalbimdeki yarayı..

Bana gül derken.

Gülmek nasıl birşey?

Unuttum inan!..

Yaşlı gözlerimi

Dikmişim yarınlara,

Gülmeyi bekliyorum her an.

BEN FİLİSTİN’Lİ ÇOCUK;

Söyleyin, söyleyin!

Nedir benim günâhım?..

Ne zaman duyulacak feryâdım?

Ne zaman duyulacak âhım!

Ne zaman!..

Vatanında garip, esir,

Gülmeyi unutmuş..

Gözlerinden boncuk boncuk

Yaş değil kan gelen

Çocuklar da olduğunu

Bilmenizi isterim.

Ey yeryüzü çocukları!..

İnsanlık ölmesin diyenler!..

Kardeşsek eğer;

Gelin de!..

Beraber gülelim,

Beraber oynayalım,

Beraber yaşayalım.

Hayati OTYAKMAZ

Bölgeden gelen görüntüler tüyleri ürpertiyor. Sabah saatlerinde havalanan uçaklar bu kez İsrail İçişleri bakanlığını vuruyor.
Dün gece ise hedefte Filistin’in sembolü olan İslam Üniversitesi vardı. Saldırılarda ölenlerin sayısı 300’ü geçti… Bine yakın da yaralı var.
 

Her yanda ölüm her yanda dehşet ve acı var. Filistin alev alev yanarken dünya bu vahşetin her zamanki gibi suskun izleyicisi konumunda.
Dünyanın onlara "dur" demeye yine niyeti yok. Zaten bu kez İsrail’in bahanesi de yok… Bahaneye ihtiyacı da… Gazze artık ölüm kokuyor…
Kimse çıkıp İsrail’e; "Rab’bin sana bunu mu emrediyor" diye soramıyor. İsrail ise Tevrat’taki On Emirden "öldürmeyeceksin"i kutsal Hanuka ve Şabat’ta bile çiğniyor. Hatta alay eder gibi Hanuka bayramını uzatıyor.
Bu operasyonun adına "Dökme Kurşun" demiş İsrail… Gökten döktüğü o kurşunlar ile ölüm saçıyor… Filistin halkı çocuklarını güvenlik bölgelere ulaştırmak için Gazze’den uzaklaşıyor…
Önceki gece Filistin halkının cep telefonlarına bir mesaj düşüyor. Gönderen İsrail… Ölümü haber veriyor o mesaj; "Silah varsa evlerinizi boşaltın, yoksa vurulacaksınız" diyor…
İsrail’in operasyonu bitirmek için hiç acelesi yok. Ehud Olmert’in sözcüsü "günlerce sürebilir" diyerek bunu ilan ediyor.

Hangi Ana yavrusuna bu nedenden sarılmak ister.Hangi ana yavrusunu kanlı elbiseleriyle görmek koklamak ister. Hangi ana eşini kaybetmiş, kendi tecavüze uğramış, çocukları koynunda öldürülmüş şekilde ister…
Eğer sizde bir sabah uyandığınız da başınıza bunların gelmesini istemiyorsanız onlara destek olduğumuzu bir kere de siz gösterin….

 

  Önce 23 yaşındaki Filistinli Moh’d Saleh’i tutukluyorlar, Şu anda bunda yanlış bir şey yok gibi

2.Daha sonra Moh’d’un üzerinde bomba olma ihtimaline karşı onu hareket edemeyeceği şekilde yere yatırıyorlar. Hala anormal bir şey yok mu?

3- Onu hala yerde tutuyorlar ve ikinci bir Filistinliyi sorguluyorlar. Onu tamamen kontrol aldıkları ve duruma hakim oldukları görünüyor.

4- ( Bu yeterli değil mi? Şimdi üzerinde bomba olmadığına emin olmak (!) için elbiselerini çıkarıyorlar. Yerde neredeyse tamamen çıplak olduğundan tamamen silahsız ve tepkisiz, üzerinde bomba olduğuna dair hiç bir işaret yok. Peki İsrail gibi(!!!) insan haklarına saygılı, demokratik (!) bir ülke ne yapar ??? Onu tutuklar mı? )

(Sizler rahat evlerinizde oturuyorken bu katliamlar Filistin’de günlük hayatın bir parçası olmaya başladı. Şimdi en azından bu dosyayı herkese gönderin, özellikle Batılı tanıdıklarınız varsa onlardan başlayın ki onlar da Filistin’de neler olduğu hakkında fikir sahibi olabilsinler….

 

 o bir Anne… can çekişiyor ama yavrusunuda teselli ediyor üzülmesin diye..  

 

yavru çaresiz.. tek teselli gözyaşları..

İmtihanların en zoru.. anne Rabbine gidiyor kanlar içinde..

annenin şehadet anı..

 

İsrailli askerlerden işkence itirafları
"10 yaşındaki çocuğu ailesinin gözleri önünde dövdük. Uydudan herhangi bir evi seçip, topla atış talimi yapıyorduk"
İsrail askerleri, Filistinliler’e yaptığı eziyeti İngiliz Independent gazetesine anlattı

İşgal altındaki Filistin’de görevli İsrail askerleri, hapse atılmak pahasına Filistinliler’e yaptığı eziyeti İngiliz Independent gazetesine anlattı: 10 yaşındaki çocuğu ailesinin gözleri önünde dövdük. Dükkanlardan çaldığımız malları İsrail’de satıyorduk. Uydudan herhangi bir evi seçip, topla atış talimi yapıyorduk.

İsrail ordusunun kontrolündeki Filistin’in El Halil kentinde görev yapan askerler Filistinliler’e çektirdiği eziyeti ve işkenceleri İngiliz Independent gazetesine anlattı. Eski asker Yahuda Shaul’ın kurduğu ve askerlerin işgal altındaki topraklarda yaşadıklarını sıradan İsrailliler’le paylaşarak gerçeğin ortaya çıkması için çalışan Sessizliği Kırmak (Breaking the Silence) grubu, bugün yayınlayacağı bir raporla Hebron’da 2005 -2007 arasında görev yapan 39 askerin yaşadıklarını kamuoyuyla paylaşacak.

İşte kentte yaşayan Yahudileri korumak amacıyla El Halil’de bulunan Kfir Tugayı’nda 2 yıl görev yapan İsrail askerlerinin anlattığı ve kanları donduran sindirme yöntemleri:

Kimi görürseniz vurun emri

– Bir gün aşiretler arasında kavga olduğu haberi geldi. Komutanımızla bölgeye gittik. Bize kimi görürsek vurmamızı söyledi. Önümüze kim gelse dövüyorduk. Asker olduğumuzu anlamadılar. Birbirleriyle dövüştüklerini sanıyorlardı.

– Bir keresinde bize taş atan bir grupla karşılaştık. Hepsi 14-16 yaşındaydı. Elimize 10 yaşında bir çocuk geçti. Komutanımız bize taş atanları bulmak istiyordu. Bu çocuğu önce feci şekilde dövdü. Daha sonra boynundan tutarak arazide açılan çukurları tek tek gösterdi ve “Hangisinde ölmek istiyorsun” diye soruyordu. Çocuk ağlayarak

“Hayır ölmek istemiyorum” diyordu.

– Bu sırada çocuğun ailesi ve komşuları çevremizi sardı. Komutan, silahını çekti ve çocuğun ağzına soktu. Ve herkese “Yaklaşırsanız çocuk ölür. Hiç acımam yoktur bilirsiniz” diye bağırdı. Çocuğun annesi, komşulara ve kocasına hiçbir şey yapmamaları için yalvardı.

Dükkanları yağmalıyorlardı

– Evleri seçerek atış talimi yapıyorduk. Kafamıza göre uydudan bir ev seçiyorduk, daha sonra da top ateşleriyle yıkıyorduk.

– En sevdiğimiz oyun ise bahis oynamaktı. Filistinli gençleri, bir duvara diziyorduk. Sonra da arkalarını döndürüyor ve “Bacaklarınızı açın” diye bağırıyorduk. Kimin seçtiği genç düşmeden bacaklarını en çok açarsa o kazanıyordu.

– Bir de boğma oyunu vardı. Yine gençleri topluyorduk ve herkes bir adam seçiyordu. Sonra da onların boğazlarını tek tek sıkıyorduk. Kim en uzun süre bayılmadan nefesini tutarsa onu boğan kazanıyordu.

– İstediğimiz dükkana gidip istediğimiz şeyleri alıyorduk. Bir oto ses sistemi satan dükkan vardı. Askerler, oraya gidip hoparlör, oto teyp falan alıyordu. Dükkan sahibi bir şey söylerse, dükkanını kapatmakla tehdit ediyorlardı. Adam başa çıkamayınca, “Bari ayda 10’dan fazla teyp almayın. Aç kalıyorum” diye yalvardı. Oradan aldıklarını İsrail’e dönünce satıyorlardı.

 

 

 

 

MAİDE SURESİ 82. İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak yahudiler ile, şirk koşanları bulacaksın…

Hahamdan Fetva: "Kadınları ve Çocukları da Öldürebiliriz"(Dinler arası DİYALOGCULAR  bu vebalde katkınızı düşündündünüz mü ? )

 Gizli bir yahudi terör örgütünün lideri olan Haham Aydo Alba bundan birkaç yıl önce yaptığı açıklamada karşı direnişin durdurulamaması halinde kadın ve çocukların da öldürülebileceğini ifade etmişti. Filistin topraklarında yayınlanan ve yahudilere ait Maariv gazetesinin yazdığına göre el-Halil şehrindeki Kiryât Arba yahudi yerleşim merkezinde oturan Haham Albâ: "Her ne kadar kadınlar ve çocuklar kendilerini öldürenlerin hayatlarını tehlikeye sokmuyorlarsa da savaşın devamında düşmana yardımcı olmaktadırlar" diye söylemiş ve bu görüşünde İsrail’in ileri gelen hahamlarının fetvalarına dayandığını da dile getirmişti. Alba, Tevrat’taki öldürmeyi ve kan dökmeyi yasaklayan hükümlerin bir yahudinin yahudi olmayanı öldürmesine engel teşkil etmediğini, bu hükümlerin yahudilerin birbirlerini öldürmelerini ve kendi aralarında kan dökmelerini yasakladığını belirtmişti.

BU KATLİYAMA ORTAK OLAN DİYALOĞCULARA AYETLER İLE CEVAP….

Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek Allah’a mahsustur. İşte benim Rabbim olan Allah budur. Ben ancak O’na güvenirim ve yalnız O’na sığınırım."  (Şûrâ: 10)

 

Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, onunki katiyyen kabul edilmeyecek ve o âhirette kaybedenlerden olacaktır." (Âl-i imran: 85)

 

Allah katında din İslâm’dır." (Âl-i imran: 19

 

Resulüm gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Artık ona sen mi vekil olacaksın? (Onu şirkten sen mi koruyacaksın?)" (Furkan: 43)

 

Hevâ ve hevesini ilâh edinen, Allah’ın bile bile saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne perde çektiği kimseyi gördün mü? Onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?" (Câsiye: 23)

 

Kendilerine ‘Yeryüzünde fesad çıkarmayın!’ denildiği zaman ‘Biz ancak ıslah edicileriz.’ derler." (Bakara: 11)

 

"İyi bilin ki asıl ortalığı ifsad edenler kendileridir. Lâkin anlamazlar. (Bakara: 12)

 

"Bunlar güya Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar da bunun farkında değildirler." (Bakara: 9)

 

"Senin Rabbin kendi yolundan sapanı en iyi bilendir. Hidayete ermiş olanları da en iyi bilen O’dur." (En’am: 117)

 

"Allah kimi saptırırsa artık onun için yol gösteren yoktur. Allah onları azgınlıkları içinde bırakır, bocalayıp dururlar." (A’raf: 186)

 

Onlar ise bunu arkalarına attılar ve az bir dünyalığa değiştiler. Yaptıkları alış-veriş ne kötü!" (Âl-i imran: 187)

 

 Siz bize sağdan gelir, sûret-i haktan görünürdünüz." (Saffat: 28)

 

Fırka fırka olup dinlerini parça parça edenlerle senin hiçbir ilgin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır. Sonra O, yaptıklarını kendilerine haber verecektir." (En’am: 159)

 

Sen o münafıkları gördüğün zaman, kalıpları hoşuna gider, ne söylerlerse dediklerine kulak verirsin. Sanki onlar direk olmuş keresteler gibidirler." (Münâfikun: 4)

 

 "Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, o onlardandır." (Mâide: 51)

 

Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz. (Al-i İmran Suresi, 118)

 

Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün." Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir. (Al-i İmran Suresi, 119 )

 

Neredeyse onlar sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için akıllarınca seni bile fitneye düşürecek ve o takdirde seni samimi bir dost edineceklerdi." (İsrâ: 73)

 

. Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onları dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçeği inkar etmişlerdir. Rabbiniz Allah’a inandığınızdan dolayı Peygamber’i de sizi de yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben, sizin saklı tuttuğunuzu da, açığa vurduğunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onları dost edinirse) doğru yoldan sapmış olur. (MÜMTEHİNE SURESİ 1)

 

Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır. Zaten inkar edivermenizi istemektedirler. (MÜMTEHİNE SURESİ 2) 

 

Onlar Allah’ı bırakıp hahamlarını, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rableri olarak kabul ettiler. Oysa kendilerine, bir olan Allah’a ibadet etmeleri emredilmişti.O’ndan başka ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir." (Tevbe: 31)

 

Onlar müminleri bırakıp kâfirleri dost edinirler. Onların tarafında bir şeref ve kudret mi arıyorlar? Bilsinler ki şeref ve kudret tamamen Allah’a âittir." (Nisâ: 139)

 

Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah’a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyor sunuz? (NİSA SURESİ 144)

 

Sen dinlerine uymadıkça ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar… Eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.  ( BAKARA 120)

 

 Dillerinizin yalan yere vasfettiği şeyler hakkında ‘Bu helâldir, bu haramdır.’ demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.Allah’a karşı yalan uyduranlar ise iflâh olmazlar." (Nahl: 116)

 

Allah’a karşı yalan uydurandan ve kendisine gelmiş olan doğruyu yalanlayandan daha zalim kim olabilir?Cehennemde kâfirler için bir yer yok mudur?" (Zümer: 32)

 

Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını arttırmıştır.Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle onlara elem verici azap vardır." (Bakara: 10

 

Onların çoğu zanna uyarlar. Gerçekte ise zan hakikat karşısında hiçbir şey ifade etmez.Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını tamamen bilmektedir." (Yunus: 36)

 

"Onlar hem insanları Kur’an’dan menederler, hem de kendileri ondan uzak dururlar.Böylece ancak kendilerini helâke atarlar da farkına varmazlar." (En’am: 26)

 

Onların kalpleri iman etmedi." . (Mâide: 41)

 

"Hiç özür beyan etmeyin! Çünkü siz inandıktan sonra inkâr ettiniz."(Tevbe: 66)    "

 
– Allah ve Resulünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap hazırlamıştır.(AHZAB SURESİ 57 )
 

Allah ve Resulü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur ( AHZAB SURESİ 36 )

İman etmelerinden, Resul’ün hak olduğuna şehadet getirmelerinden ve kendilerine apaçık deliller gelmesinden sonra inkarcılığa sapan bir kavme Allah nasıl hidayet nasip eder? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez. (Ail İmran 86)

İnandıktan sonra kafirliğe sapıp sonra inkarcılıkta daha da ileri gidenlerin tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Ve işte onlar, sapıkların ta kendisidirler. (Ail İmran 90)

Gerçekten, inkar edip kafir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden -fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi- kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur (Ail İmran 91)

 

İşte onların cezası, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanlığın lanetine uğramalarıdır. (Ail İmran 87)

Bu lanete ebedi gömülüp gidecekler. Onların azapları hafifletilmez; yüzlerine de bakılmaz. (Ail İmran 88)

 

Onları ateşe çağıran imamlar kıldık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir." (Kasas: 41)

 

İnkâr edip de insanları Allah’ın yolundan alıkoyanlara, fesat çıkarmaları yüzünden, azap üstüne azap vereceğiz." (Nahl: 88)

 

 

Bu dünyâ hayatında biz onların peşine bir lânet taktık. (Daima lânetle anılacaklardır.) Kıyamet gününde ise onlar çirkinleştirilip iğrenç kimselerden olacaklardır." (Kasas: 42)

 

Hem burada hem kıyamet gününde lânete uğratılırlar. Ne kötü yerdir onların götürüldükleri yer!" (Hud: 99)

 

"Şüphesiz ki ehl-i kitaptan olsun müşriklerden olsun inkâr edenler cehennem ateşindedirler. Orada ebedî kalacaklardır. Onlar yaratıkların en şerlileridirler." (Beyyine: 6)

 

Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın." (Nisâ: 145)

 

Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerdir." (Mâide: 44)

 

"Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar zâlimlerdir." (Mâide: 45)

 

"Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar fâsıklardır." (Mâide: 47)

 

Rabbinin dosdoğru yolu işte budur. Biz öğüt alacak bir topluluk için âyetleri uzun uzadıya açıkladık." (En’am: 126)

 

 

   ALDIĞIN HER İSRAİL KÖKENLİ ÜRÜN KARDEŞİNE

  KURŞUN OLARAK GERİ DÖNÜYOR …
 
 

NE ZAMAN ARTIK KURAN’A YÖNELİP AYETLERDE SÖYLENENLERE KULAK VERECEKSİNİZ ?

Sen dinlerine uymadıkça ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar… Eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır. 
BAKARA (120)

 ABD, İsrail’in akılalmaz vahşetini desteklediğini açıklarken, AB sessiz kalmayı tercih etti. Aynı Avrupa, kısa bir süre önce Müslüman Boşnakların Sırp ve Hırvatlar tarafından soykırıma uğratılmasını da görmezden gelmişti..

 

İsrail çoluk çocuk, kadın erkek demeden öldürüyor. Beyaz Saray bu vahşete bugüne kadar sessizliğini koruyarak onay verdi. Ama bugün bir de sözle söyledi. "ABD, İsrail’in kendini savunmasının gerektiğini anlıyor" dedi.

Beyaz Saray sözcüsü Gordon Johndroe, "Gazze’deki insanlar ve insani durumdan endişe duyduklarını, tüm taraflardan gıda ve ilaç yardımlarının ulaştırılmasına izin vermelerini istediklerini belirtti.

İSRAİL’E DESTEK

Sözcü ayrıca İsrail’in Gazze Şeridi’nin denetimini alma niyetinde olmadığını sadece savunma hakkını kullandığını söyledi. Johndroe, "ABD, İsrail’in kendini savunmasının gerektiğini anlıyor" ifadesini kullandı.

Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın İsrail ve Hamas arasında ateşkes sağlanması için BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ve başka liderlerle telefonda görüştüğü bildirildi….

Gazze kan gölü, diyalogcular nerede?
Uğur Kepekçi   

Gazze’de cereyan eden İsrail katliamı; insanlığını kaybetmiş, merhamet duyguları körelmiş dünyanın gözü önünde son hızıyla devam etmektedir.
“Yenidünya düzeni”, “Medeniyetler İttifakı”, “Ilımlı İslam”, “Dinlerarası Diyalog” saçmalıklarıyla adeta hipnoz edilmiş olan insanlık ailesi ise, Haçlı batının bu zulmünü ruhsuz ve hissiz izlemektedir. İşin en can alıcı noktası; ne ABD savunma bakanı Filistin’e gitmekte, ne de  Bush; “harekatı en kısa sürede bitirin” mesajına vermemektedir..!

Sivillerin oturduğu evler, işyerleri, bombalarla yerle bir edilmekte, çoluk çocuk demeden kundaktaki bebekleri bile ayırt etmeden katliam devam etmektedir. Cephe savaşlarında bile olsa, yapılanlar bir savaş suçu, insanlık suçudur. Ama maalesef söz konusu İsrail-ABD olunca akan sular durmakta; ne hukuk ne insan hakları hiçbir engel tanınmamaktadır.
İsrail’in vahşetine göz yumanlar; hem hukuk hem insan hakları açısından en doğal hakkımız olan Kuzey Irak’a düzenlediğimiz Kara Harekatı karşısında nasıl da ayağa kalkıp, “harekatı bitirin” çığlıkları attılar..!  

Her fırsatta dile getirmeye çalıştığımız, “diyalog” mantığının Haçlı batı tarafından organize edilerek; Müslüman milletleri kendi dini ve milli duygularından soyutlayarak, gerek fert, gerek milletler bazında birbirinden habersiz hale getirerek, olası işgallere karşı direnişleri ve destekleri yok etmek, neticede de “taşları bağlayıp köpekleri salıvermek” olduğunu hep söyledik, yazdık durduk.
Gazze’de bu kadar vahşet devam ederken dünya barışı aldatmacasıyla avunanlar, maalesef eskiye oranla daha duyarsız ve daha acımasız davranmaktadırlar.
Dün, sözüm ona dünya barışı için medeniyetler ittifakı forumları düzenleyenler, neredeler?
İttifakın Eş Başkanları neden hemen bir toplantı düzenleyip başkanlarına baskı kurmuyorlar. Medeniyetler arası ittifak eğer dünya barışına katkı ise neden hemen Gazze’ye gitmiyorlar? Dünyanın en büyük vahşeti, katliamı, soykırımı, kan ve ateş orada, neden söndürmeye gitmiyorlar? 
Uygulanmakta olan soykırım bitmeden kimsenin kılını bile kıpırdatmayacağı besbelli zaten!

Değerli dostlar gözümüzü açıp olaylara daha duyarlı bakmak zorundayız. Dün topraklarını birkaç kuruş menfaat için başka milletlere satan Filistinli, bugün topraklarını sattığı kimseler tarafından kendi topraklarında katledilmektedir. Filistinli için ne mal, ne can emniyeti kalmamıştır.
Şimdi gelelim buradan çıkarmamız gereken derslere;
– Yabancılara satılan topraklardan, özelleştirme adı altında yabancılara satılan kurumlardan, madenlerden, yabancı vakıfların genişletilen statülerinden; ne olur ki demeyin..!
– İnsanlar dünden daha acımasız, insanlar dünden daha maddeci ve ruhsuz bir vaziyettedir. Bugün, dünden daha tehlikelidir.
– Dünya barışına katkı avuntularıyla, diyalog masallarıyla düşmanlar dost gösterilip; gizlenen tehlikeli emellerle oyunlarla, milli ve dini bütünlüğümüz süratle tarumar edilmektedir.

Gazze çok uzak değil, hemen yanı başımızda; bugün Gazze, yarın Türkiye..!

Bu yazı Genel içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın